31 Ağustos 2007 Cuma

omurilik

Sinir sistemi, sürekli olarak yapılan işleri, bir süre sonra refleksmiş gibi yönetmeye başlıyor. Bu tip işler, beynin değil refleksleri yöneten omuriliğin sorumluluğunda oluyor.

Defalarca gidilen bir yere dalgınken de rahatlıkla gidebilmek, evden çıkarken farkında olmadan kapıyı kilitlemek, ütü yapmayı bitirince fişini çekmek bu ilginç özelliğin örnekleri.


Belki de yine aynı sebepten, "acaba ışığı kapattım mı?", "ocağı söndürdüm mü?" diye endişe edilen zamanların çoğunda bu işi omurilik halletmiş oluyor. Beyin ise o sırada başka bir şeyle meşgul olduğu için hatırlamakta zorlanıyor.

Kısacası, omurilik, tek başına birçok işi yapmak için yeterli aslında.

Bu durum, çevredeki beyinsiz sayısından da anlaşılabiliyor zaten.


27 Ağustos 2007 Pazartesi

iş hayatı

İş hayatında belli bir yere gelebilmesi için, bir insanın kesinlikle bozuk karakterli olması lazım. Aksi mümkün değil.

26 Ağustos 2007 Pazar

insanoğlu çok garip

Geçen hafta en yakın üç arkadaşımın ikisiyle beraber 24 saat geçirdim. (Kıskanan, gücenen olmasın diye üçün ikisi dedim. Joker hakkım saklı kalsın.) Hayatımdaki en huzurlu günlerden biriydi muhtemelen. O ana kadar birbirini tanımayan cem ve murat sanırım birbirlerini sevdiler. Gerçi daha sonra biri diğerine "garip", öbürü de ona "lavuk" dedi ama onlar sayılmaz.

İnsanların internet âleminde olduklarından çok farklı davranmasına anlam veremiyorum. Aslında belli bir yaşa kadar anlayabiliyorum ama ondan sonrası çok garip ve itici geliyor. Ben de 19–20 yaşındayken kimseyi umursamayan, herkesle, her şeyle dalga geçen birisi gibi davranıyordum internette. Bir gün, bana böyle davranılsa hoşuma gitmezdi deyip bıraktım. Bu kadar basit ve kolay oldu. Benim gibi, günlük hayatta bile dan dun konuşan, ağzına geleni söyleyen birisi bile (En son, işyerindeki bir kıza "yarma gibisin" dedim. Var mı ötesi?) yapabiliyorsa, bunu başarabilmek o kadar da zor olmamalı.

Dün gece, momentle momentumu birbirine karıştırdığımı acı bir şekilde fark ettim. Acı demişken, acılı whopper!

dünyanın en güzel yiyecekleri

1 - Acılı whopper dünyanın en güzel yiyeceğidir. En güzelidir, bir tanedir. Daha iyisi yoktur. Acısı, soslu da olsa biberli de olsa süperdir. Yerken insan kendini kaybeder, dış dünyayla bağlantısı kesilir. Ev ortamında aynısını yapabilen birisini bulursam, dakkasında nikahı basarım.

2 - Acısız whopper dünyanın en güzel ikinci yiyeceğidir. Acılı whopper yapılırken içine acı sosun katılmasının unutulmasıyla şans eseri bulunmuştur. Ev ortamında aynısını yapabilen birisini bulursam, dakkasında nikahı basarım. Acı sosu da kendim ekleyiveririm.

3 - Kızarmış hellim peyniri dünyanın en güzel üçüncü yiyeceğidir. Zaten peynirlerin hepsi süper yiyeceklerdir ama hellim peyniri bambaşkadır. Ev arkadaşım bunu yapabiliyor. (Çünkü teyzem yüklü bir çek aldı?!) Bu yüzden beraber kalıyoruz zaten.

4 - Kentucky'deki hot wings dünyanın en güzel dördüncü yiyeceğidir. Acısı hem yerken, hem de vücudu terk ederken can yakar. Kovayla satılır, kovayla alınır, kovayla yenilir. Kolayla da yenilebilir.

5 - Çeltik kebabı dünyanın en güzel beşinci yemeğidir. Hayatımda altı defa yiyebildim. Henüz yememiş olan, boşuna yaşamıştır. İsmini bilmediğim zamanlarda, birçok şeye olduğu gibi, bu yemeğe de babamın adını vermiştim. Patates, yoğurt ve etin muhteşem sinerjisi...

6 - Süper ayvalık tostu dünyanın en güzel altıncı yemeğidir. Bostancı'daki Etiler Marmaris Büfe'de "ayvalık süper" şeklinde istenmesi gerekir. Cidden süperdir.

7 - Et şiş dünyanın en güzel yedinci yemeğidir. Taksim'deki Canım Ciğerim'de yenmesi şarttır. İnsanın hem gözü hem karnı doyar.

Off... Acıktım.