10 Mart 2008 Pazartesi

Ankara

4 ay sonra Ankara'ya gittim. Yine eğlence, nümayiş, zıvanadan çıkış, vücudu toksine doyurma...
Aşti, Dikmen, Uzun Market, Eymir gölü, yine Uzun Market, yine Eymir gölü, ODTÜ lab'ı, ufak çaplı yangın, Dikmen, Meşrutiyet, Tunus, AŞTİ, otobüsü kaçırma... Ben bu rotayı izlerken, ceketimin ODTÜ lab'ında benden ayrılması, ertesi gün Tunus'ta yeniden buluşmamız vs...

Sanırım bir süre Ankara'ya gitmemeliyim. Benimle birlikte dolaşan arkadaşlarımı da bu pis-bok hayat tarzına sürüklememeliyim. "Kendim için bir şey istiyorsam namerdim." Yazık günah yahu, gencecik insanlar ak-kara demeden iki ciğerlerini de heba ediyor benimle.

O değil de, Call of Duty oynarken kül tablası niyetine kullandığı bardağı tutuşturan, durumu ancak arkasındakilerin "yanıyosun oğlum!"uyla fark eden, yüksek promilin etkisiyle yangını elini bastırarak söndüren ve oyununa devam eden insanlarla olmak kesinlikle çok eğlenceli.

Valla ya, niye gitmeyecekmişim, en yakın zamanda yine gitmeliyim Ankara'ya. Koçum Ankara.

Hiç yorum yok: