27 Aralık 2008 Cumartesi

Kırmızı

Epey oldu bir şeyler yazmayalı. 2008'in özeti gibi olsun bu.

13 haftasonunu İstanbul dışında geçirdim bu sene. Yılın dörtte birinde kaçmışım bir şekilde. Gelecek sene geliştirmem lazım bu rekoru.

Bazı ilklerin de yılıydı 2008: Uçağa bindim, çok hoşuma gitti. İstanbul'da ve tek başıma ilk kez araba kullandım, sıkıldım. Japonya'ya gittim, pek beğenmedim. Katanam oldu, başucumda duruyor.

Ayrıca bazı keşiflerim oldu. Tek başlarına uykumu getirmeyen tylol hot ve passiflora'yı beraber içtiğimde öğlen 12'de deliler gibi esnediğimi fark ettim.

Çevremde hala beni aylarca kandıracak kadar iyi yalan söyleyen insanlar olduğunu anladım. Hayatımda yediğim en büyük kazığı, öncekilerden daha kolay atlattım. (Her geçen gün kendim için daha başarılı bir terapiste dönüşüyorum.)

İş hayatındaki rol modelimi buldum: House... Çömezlerime zaten eziyet ediyordum. Bazılarına isimleriyle değil kendi bulduğum lakaplarıyla hitap ediyordum. Genelde bana söyleneni değil benim yapmak istediklerimi yapıyordum. Bacak kaslarımda sorun yoktu ama ara ara dizlerimdeki ağrılar yüzünden topallıyordum. Parlak nike ayakkabılarının aynısından zaten vardı. Aramızdaki en büyük fark, House iş hayatında adını duyuruncaya kadar orta yaşlarını geçmişti ama Hoze biraz daha hızlı davranmıştı. (Hey yavrum hey!)

Şimdilik bu kadar.